İçimde Kaynadım
- Deniz Aşık

- 2 Şub
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Ara
Düdüğünü çalıyor çaydanlık,
kendi buharında boğulan bir çocuk.
Tutuşmuş metalin kokusunda iç çekişler,
sıcaklıkla kabuk değiştiren bir ten…
Kapağını açan olmadı,
içinde taşan karanlık çaylar.
Dem tutmak neye yarar,
kimse içmiyorsa acıyı?
Yüzünde bir maske, yüzü olmayan yüz.
Sustum, çünkü sesimi içime boşalttılar.
Dizlerimin bağı çözülürken,
ayak bileklerimde kelepçe izi.
Beni bağlayan düğümleri,
kendi ellerimle sıktım.
Sonsuzluk, gölgesiz ve yorgun.
Yine de dengeyi tutmaya çalışan,
bir hayaletten öte değilim.
Kanatlarımı yaktılar,
kuş sanmasınlar diye beni.
Ama ben yine de uçtum,
ayaklarım yerden kesildi,
ipler boğazıma dolanırken.
Siyah kuşlar gagalarıyla düşlerimi didiklerken,
gözlerimi çıkardılar,
içimdeki açlığı görmeyeyim diye.
Kimse bilmez,
bedenini zincirlerle terbiye edenlerin,
ruhunu hangi çaylarda demlediğini.
Buharım göğe yükselirken,
kendi içime gömüldüm.
Artık bir isme ihtiyacım var mı?
Bir şekle? Bir yüze? Bir kimliğe?
İçimde asılı kalan sonsuzluk,
terazinin boş kefesinde ağırlaştı.
Ve Robin sadece baktı, sustu.
Artık var olan o muydu, ben mi?