Külliyen Yalan
- Deniz Aşık

- 8 Şub
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Mar
Yeryüzü, kaşınan bir yara,
derisini döküyor zaman,
çatlaktan sızan duman,
önce boğuyor, sonra unutturuyor nefesi.
Yıllardır bekliyorum,
bende hiç doğmamış olanı.
Gökyüzü kırık aynalarla dolu.
Hangisi gerçek yüzüm?
Hangisi külleriyle oynaşan Anka?
Yoksa biz, yanmayı bile beceremeyen
çamurdan suretler miyiz?
Biz, yere çakılmadan duramayan yaratıklar,
tırnaklarımızla birbirimizi kazıyan,
çıplak dişlerle Gaia’nın etini söken yırtıcılar.
Henüz nasıl yaşanır bilmiyoruz,
sadece nasıl avlanacağımızı biliyoruz.
Henüz nasıl sevilir bilmiyoruz,
sadece belki nasıl unutacağımızı…
Deforme yüzler, iç içe geçmiş uzuvlar,
birbirinin içine dolanmış rüyalar—
zamanın delik cebinde
asılı kalan suretler.
Ama şimdi soruyorum!
Hangimiz önce çökecek dizlerinin üstüne?
Kim yanacak, kim kendi küllerini unutacak?