Spektrum
- Deniz Aşık

- 14 Haz
- 1 dakikada okunur
Unutmak —
bir gölgenin beline dolanmak değildir sadece;
ışığın dilinden düşmektir,
bir sözcüğü sanki hiç var olmamış gibi
karanlığa gömmektir.
Ben seni oraya,
ışığın doğmadığı yere bıraktım.
Bir yıl: zaman değil artık,
paslı bir saat kadranı,
sonsuzluğa tutunamayan bir yelkovan.
Teslim oldum güneşe.
Param var biraz —
hayat şu an
çok katlı, çok kremalı bir unutuş pastası.
İçine her bıçak girdiğinde
sessizlik sızıyor tabaklara:
bir tür şekerlenmiş yalnızlık.
Allah kolaylık versin —
hem bana, hem
mutfakta sıralanmış susturulmuş tanrılara.
Köy halkı aynı efsanede tutsak —
dedikodudan yapılma mantralarla
ışığa doğru,
Zihinleri açık,
ama beyinler küf tutmuş.
Elleri dua ediyor,
ama tırnaklarında dünyanın kiri...
Yeteneklerim var,
ölçülemez bir tartıda:
Newton’un terazisi bile şaşar bana.
Çünkü ben,
alışveriş sepetlerine sığmayan bir rüzgârım —
kur dalgasına çevrilemeyen
bir kıpırtı belki.
Yalnızlığa fazla güzelim belki.
Aynı yanlışı bir daha giymemek için
çırılçıplak yürüyorum içimde —
adımlarım, geçmişin izlerini reddediyor.
Keyfim gıcır, Allah asıl sana kolaylık versin…
Evimde huzur var şimdi.
Sessizlik,
cam kenarında açan bir çiçek gibi.
Bu hafta spora başlıyorum —
belki karın kaslarım belirir,
ama asıl derdim:
içimde kıvrılmış kelimeleri
birer birer eritmek…
Ve sen —
sen artık bir renk değilsin.
Spektrumun dışına düşmüş bir boşluk,
ışığın uğramadığı bir kör nokta.
Seni oraya terk ettim:
ışığın unuttuğu yere.
Yeni bir gökyüzü seçtim kendime:
Görsen nasıl yakıyor maviliğiyle…