top of page

ANTIDISCIPLINARY POETICA

  • 9 Şub

Dolunay sırtımda,

geceler omurga boyunca çatırdıyor.

Güneşte cazimi var bugün.

Dünün soluk gölgesi sarkıyor duvarlardan.

Zaman yamulmuş,

mekân unutulmuş.

Rüya mı, gerçek mi,

yoksa uyanıklık yanılgısı mı?


Bir tütsü yakıp evin köşelerinden

kaybolmuş dualarımı süpürsem,

içimdeki taş erir mi?

Toparlanır mı çarşaflar,

yatağa düşmüş, sabaha bulanmış ben?


Kimse neden çığlık atmıyor?

Neden kimse “Düşüyoruz!” demiyor?

Bir yokuşun eşiğinde,

gökyüzü ellerime bulaşırken.

Gözbebeklerimde ayın ağırlığı

beni benden alıp ormana savuruyor.

Geldi, oturdu içime,

Kimse çağırmadı, ama geldi.

Kapıyı çalmadı, içeri süzüldü.


Önce açılmamış mektupları okudu,

Tarihleri silik, kelimeleri yorgundu.

“Bunları neden saklıyorsun?” dedi.

Cevap vermedim.


Yastık altına saklanmış vedaları çıkardı bir bir,

Eski sevgilerin gölgelerini silkeledi halıdan,

Unutulmuş gülüşlerin kırıntılarını topladı masadan.

Gözlerimin içinde durmadan değişen mevsimleri saydı.

İki kişilik düşleri çarşaflardan söküp attı…

Ve yatağa tek kişilik bir boşluk bıraktı.


Oturduk, konuştuk, sustuk,

Bir kadeh burukluğu bölüştük.

“Sen!” dedi,

“Şimdi burada, tam buradasın.”

Dedim ki,

“Bana kendim yetiyor artık.” (Yutkundum.)

Gülümsedi.

“Öyle olsun.” dedi.

“Zaten en başından beri yalnızdın.”

Denizden esen rüzgarla

savuruyor beni hayat,

dalgalı bir boşlukta sallanıyorum,

kökleri toprağa değmeyen

taze fidanlar gibi,

suya hasret,

bekliyorum, bekliyorum…


Her sabah, düşlere sarınıp

yeniden doğuyorum.

Her akşam, aynı düşlerden

soyulmuş, çıplak ve yorgun,

bir yastığın soğuk tarafına

teslim oluyorum.


Acaba herkes böyle mi tükeniyor?

Hepimiz sahiden bu büyük sahnede

rol yapıp ağlayan palyaçolar mıyız?

Görünmez iplerle sahneye asılı,

her kahkahada biraz daha çürüyen,

sahte gözyaşlarımızı cilalayarak

sonsuz bir alkışa mahkum edilen?


Bu nasıl bir oyun?

Ne bir sahne arkası var, ne bir final perdesi,

sadece tekrar eden sahneler:

Fazla mesai, yarım kalmış hayat.

Kıdem tazminatı yok.

Başlangıçtan beri hep eksik, 

sanki hep borçluyuz….

bottom of page